Makaleler

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Şubat ayında meclise sunuldu. Covid-19 pandemisi ile biraz ötelendi. Geçtiğimiz hafta kanun teklifi meclis gündeme alındı ve teklif maddelerinin bir kısmı kabul edildi. Mecliste teklifin görüşmelerine önümüzdeki hafta devam edilecek, muhtemelen de yakın zamanda resmi gazetede yayımlanacaktır. Kamuoyunda yargı reformu paketinin ikincisi olarak bilinen bu düzenleme yargılamanın hızlanması amacıyla bir çok değişiklik getirmektedir. Teklif metni temel olarak esasında Yargıtay kararlarıyla uygulanan bazı maddelerin kanuna iliştirilmesi, ön inceleme duruşmasının yeniden düzenlenmesi ve uygulamada ortaya çıkan sorunlara yönelik çözüm önerileri getirmektedir. Biz ise bu çalışmamız ile teklif metninin tamamını değil sadece uygulamada sıklıkla karşılaşabileceğimiz değişiklikleri derlemeye çalıştık. Mesela teklif metninde yer alan tahkim ve toplu tahkikat maddelerine bu çalışmada yer vermedik. Bunlarla beraber bu çalışma komisyonda kabul edilen metin üzerinden yapılmıştır. Meslektaşlarımıza ön bilgi vermek amaçlanmıştır. Resmi gazetede yayımlanmasıyla çalışma revize edilecektir.

Meslektaşlarımıza faydalı olması dileğiyle…

 18.07.2020

 Av.Yusuf AKKİRMANLI Av. Batuhan BİLGİN

 

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

 (*Altı çizili yerler madde metninden çıkartılması planlanan, kırmızı olan ise eklenmesi planlanan yerlerdir.)

1-)YARGITAY KARARLARLARIYLA YERLEŞEN UYGULAMA, KANUN MADDESİNE EKLENMİŞ.

HAKİM KESİN SÜRENİN HUKUKİ SONUÇLARINI İHTAR EDER.

Kesin süre

MADDE 94- (1) Kanunun belirlediği süreler kesindir.

(2) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. “Hakim, kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını ihtar eder.”

(3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi

yapma hakkı ortadan kalkar.

2-) BELİRSİZ ALACAK DAVALARINDA HAKİMİN TALEP ARTTIRIM DİLEKÇESİ SUNMAK İÇİN KENDİLİĞİNDEN 2 HAFTALIK SÜRE VERMESİ DÜZENLENİYOR. MEVCUT DURUMDA TALEP HALİNDE HAKİM BU SÜREYİ VERİYORDU.

Belirsiz alacak ve tespit davası (altı çizili yer kaldırıldı)

MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.

“(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hakim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir.”

(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. (altı çizili yer kaldırıldı)

3-) UYGULAMADA ÇÖZÜLEN DÜZENLEME, KANUN MADDESİNE EKLENMİŞ.CEVAP DİLEKÇESİ VERME SÜRESİNİN UZATILMASI CEVAP SÜRESİNİN SON GÜNÜNDEN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK.

Cevap dilekçesini verme süresi 

MADDE 127- (1) Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya “cevap süresinin son gününden itibaren işlemeye başlamak,”, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir. (kırmızı yer eklenmiş, altı çizili yer kaldırılmıştır.)

4-) HMK M.140/5 DEĞİŞTİRİLDİĞİ İÇİN ÖN İNCELEME DURUŞMASINDA EKSİK DELİLLERİ BİLDİRMEK İÇİN SÜRE TALEP EDİLEMEYECEK, EKSİK DELİLLERİN BİLDİRİLMESİ ÖN İNCELEME DURUŞMASINA DAVET TEBLİĞİNDEN İTİBAREN İKİ HAFTALIK KESİN SÜRE İÇERİSİNDE YAPILMASI GEREKMEKTEDİR. 

Ön inceleme duruşmasına davet

MADDE 139- (1) Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir. “davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği ayrıca ihtar edilir.” (altı çizili yer kırmızı yer ile değiştirilmiştir.)

5-) HMK M.140/5 TAMAMEN DEĞİŞTİRİLMİŞTİR. DURUŞMA DAVET TEBLİĞİNDEN İTİBAREN EKSİK DELİLLERİ BİLDİRMEYENLERİN BU DELİLE DAYANMAKTAN VAZGEÇMİŞ SAYILMALARI DÜZENLENMİŞTİR.

Ön inceleme duruşması

MADDE 140- (1) Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.

(2) Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder.

(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.

(4) Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır. Zorunlu olan hâllerde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edilir.

(5) Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. 139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir. (altı çizili yer kaldırılmıştır, kırmızı yer eklenmiştir.) 

6-) İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETME YASAĞI ZAMANI DARALTILMIŞ, DİLEKEÇELER TEATİSİNDEN SONRA ÖNİNCELME DURUŞMASINDAN ÖNCE İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YASAKLANMIŞTIR.

İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi 

MADDE 141- (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.


(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.

“(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (altı çizili yer ile kırmızı yer değiştirilmiştir.)

7-) SÖZLÜ YARGILAMA DAVETİ TAHKİKAT DAVETİ İLE YAPILACAK, SÖZLÜ YARGILAMA İÇİN TARAFLARA AYRICA DAVETİYE GÖNDERİLMEYECEK.

Tarafların duruşmaya daveti

MADDE 147- (1) Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat “ve sözlü yargılama” için duruşmaya davet edilir.

(2) Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri “ tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi halinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve yokluklarında hüküm verileceği” bildirilir. 

8-) BAM VEYA TEMYİZ İNCELEMESİNDEN SONRA YEREL MAHKEMEDE DAVA YENİDEN GÖRÜLÜRSE DAVANIN ISLAH EDİLEBİLEBİLMESİ DÜZENLENİYOR.BURADA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTA, YENİ YAPILAN ISLAH İLE USULİ KAZANILMIŞ HAK VE ALEYHE HÜKÜM VERME YASAĞI İLKELERİNE ZEVAL GELMEMESİ GEREKMEKTEDİR.ÖRNEĞİN ANAPARA VE FAİZ TALEPLİ DAVADA YARGITAY, KARARI SADECE FAİZ YÖNÜNDEN BOZARSA YENİ ISLAH SADECE FAİZ YÖNÜNDEN YAPILABİLECEK, ANAPARA KAZANILMIŞ HAK OLARAK DEĞERLENDİRİLİECEKTİR.

Islahın zamanı ve şekli 


MADDE 177- (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. “(2) Yargıtay tarafından bozulan veya bölge adliye mahkemesi tarafından kaldırılan hükme ilişkin olarak ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”

(2) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.

9-) TAHKİKATIN BİTİMİNDE TARAFLARIN TALEBİYLE SÖZLÜ YARGILAMA DURUŞMASI İKİ HAFTADAN AZ OLMAMAK ÜZERE ERTELENEBİLECEK.

Sözlü yargılama

MADDE 186- (1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.

“(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine iki haftadan az olmamak üzere duruşma ertelenebilir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü 6 yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.” (birinci fıkra kırmızı yer ile değiştirilmiştir.)

(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.

10-) KARŞI TARAF TİCARİ DEFTERLERİNİ İBRAZ ETMEZSE TİCARİ DEFTERLERİ USULÜNE UYGUN İBRAZ EDEN TARAFIN DEFTERLERİ KENDİ LEHİNE DELİL OLARAK SAYILIYOR.

Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması

MADDE 222 - (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.

(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.

(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. “Diğer tarafın ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defter, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.  

(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.

(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.

11-) BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ SÜRESİ TALEP HALİNDE 2 HAFTA DAHA UZATILABİLİYOR.

Bilirkişi raporuna itiraz  


MADDE 281- (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. “Talebin bu süre içinde hazırlanması çok zor ise, aynı süre zarfında mahkemeye başvuran tarafa, sürenin son gününden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir.”

(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle 7 ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.

(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.

12-) KEŞİF TUTANAĞINA HAKİMİN GÖZLEMLERİ EKLENECEK

Keşfin yapılması 

MADDE 290- (1) Keşfin yeri ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif, taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır.

(2) Mahkeme keşif sırasında tanık ve bilirkişi dinleyebilir. Keşif sırasında, yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanak düzenlenir. “Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır.” Plan, çizim, fotoğraf gibi belgeler de tutanağa eklenir. 

(3) Mahkeme, bir olayın nasıl geçmiş olabileceğini tespit için temsili uygulama da yaptırabilir.

13-) HMK M.305 DEVAMINA YENİ BİR MADDE EKLENİYOR. HMK YA HÜKMÜN TASHİHİ VE TAVZİHİNDEN SONRA HÜKMÜN TAMAMLANMASI ADIYLA YENİ BİR MÜESSESE EKLENİYOR. TARAFLAR TALEPLERİNDE OLMASINA RAĞMEN HÜKÜMDE YER VERİLMEYEN KALEMLER HAKKINDA HÜKMÜN TAMAMLANMASI TALEBİNDE BULUNABİLECEK. UYGULAMADA HÜKÜMDE UNUTULAN VEKALET ÜCRETİ SORUNUNA ÇÖZÜM OLACAKTIR. ANCAK HÜKMÜN TAMAMLANMASI TALEBİ SÜRESİNİ 1 AY BELİRLEMEK KANAATİMİZCE UYGULAMADA KARIŞIKLIKLARA YOL AÇACAKTIR. 

Hükmün tamamlanması

MADDE 305/A- (1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. 


14-) YEREL MAHKEME KARARINDAN SONRA FERAGAT VEYA SULH OLURSA MAHKEME EK KARAR VEREBİLECEKTİR.BU KONUDA İKİ MADDEDE DÜZENLEMEYE GİDİLMİŞTİR.

1) Feragat ve kabulün zamanı

MADDE 310- (1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

“(2) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.

(3) Feragat veya kabul dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.” 

Sulhun zamanı

MADDE 314- (1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

“(2) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.

(3) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”

15-) YÜZE KARŞI VERİLEN İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ HACİZ KARARLARINA KARŞI DA İSTİNAF YOLU AÇILIYOR. BUNA DAİR İKİ KANUN MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI. 

MADDE 341- (1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.


“(1) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir: a) Nihai kararlar. b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, yoklukta verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.”(altı çizili yer ile kırmızı yer değiştirilmiştir.)

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.

(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.

(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.

(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.

İhtiyati tedbir kararı  

MADDE 391- (1) Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.

(2) İhtiyati tedbir kararında;

a) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,

b) Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı,

c) Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği,

ç) Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği, yazılır.

(3) İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.

“(3) İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.”(altı çizili yer kırmızı yerle değiştirilmiştir.)


16-) İHTİYATİ TEDBİR KARARIN UYGULANMASI VERİLDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN DEĞİL, TEFHİM VEYA TEBLİĞDEN İTİBAREN 1 HAFTA İÇİNDE YAPILMASI DÜZENLENMİŞTİR.

İhtiyati tedbir kararının uygulanması

MADDE 393- (1) İhtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten “bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden” itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar. (altı çizili yerle kırmızı yer değiştirilmiştir.) 

(2) Tedbir kararının uygulanması, kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden talep edilir. Mahkeme, kararında belirtmek suretiyle, tedbirin uygulanmasında, yazı işleri müdürünü de görevlendirebilir.

(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması için, gerekirse zor kullanılabilir. Zor kullanmak hususunda, bütün kolluk kuvvetleri ve köylerde muhtarlar, uygulamayı gerçekleştirecek memurun yazılı başvurusu üzerine, kendisine yardım etmek ve emirlerine uymakla yükümlüdürler.

(4) İhtiyati tedbiri uygulayan memur, bir tutanak düzenler. Bu tutanakta, tedbir konusu ve bulunduğu yer gösterilir; tedbir konusu ile ilgili her türlü iddia bu tutanağa geçirilir.Tedbiri uygulayan memur, bu tutanağın bir örneğini tedbir sırasında hazır bulunmayan taraflara ve duruma göre üçüncü kişiye tebliğ eder.  

(5) İhtiyati tedbir kararları hakkında kanun yoluna başvurulması hâlinde, tedbire ilişkin dosya ve delillerin sadece örnekleri ilgili mahkemeye gönderilir.

 17-) DELİL TESPİT RAPORU KARŞI TARAFA RESEN TEBLİĞ EDİLECEĞİ DÜZENLENMİŞTİR.

Delil tespiti talebi ve karar

MADDE 402- (1) Delil tespiti talebi dilekçeyle yapılır. Dilekçede tespiti istenen vakıa, tanıklara veya bilirkişilere sorulması istenen sorular, delillerin kaybolacağı veya gösterilmesinde zorlukla karşılaşılacağı kuşkusunu uyandıran sebepler ile aleyhine delil tespiti istenen kişinin ad, soyad ve adresi yer alır. Tespit talebinde bulunan, durum ve koşulların imkân vermemesi nedeniyle, aleyhine tespit yapılacak kişiyi gösteremiyorsa talebi geçerli sayılır.

(2) Mahkeme tarafından belirlenen tespit giderleri avans olarak ödenmedikçe sonraki işlemler yapılmaz.

(3) Tespit talebi mahkemece haklı bulunursa karar, dilekçeyle birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. Kararda ayrıca, delil tespitinin nasıl ve ne zaman yapılacağı, tespitin icrası esnasında karşı tarafın da hazır bulunabileceği, varsa itiraz ve ilave soruların bir hafta içinde bildirilmesi gerektiği belirtilir.

“(4) Tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa kendiliğinden tebliğ olunur.”

 18-) 6502 SAYILI TKHK KAPSAMINDA ÇOĞU TÜKETİCİ İŞLEMİNE ARABULUCUK DAVA ŞARTI GETİRİLİYOR. ANCAK TÜKETİCİ ARABULUCULUK GÖRÜŞMESİNE KATILMADIĞINDAN DOLAYI DAVA SONUNDA YARGILAMA GİDERİNDEN SORUMLU TUTULMAYACAKTIR.

7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna 73 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 73/A- (1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:

a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar.

b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar.

c) 73 üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar.

ç) 74 üncü maddede belirtilen davalar.

d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar.”

(2) 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin onbirinci fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.

(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hâlinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak belirtilen hâllerde arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre iki saatlik ücret tutarını geçemez.

(4) Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın tüketici lehine sonuçlanması hâlinde arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir.

18.07.2020

Av.Yusuf AKKİRMANLI - Av. Batuhan BİLGİN